Söyleşi: Hakan Sarıhan
ArtsCollective üyemiz Ressam Eğitmen Müzeyyen Karaçiftçi ile kendisini tanıtan ve çalışmalarından bahsedeceğimiz bir söyleşi gerçekleştirdik.
-Merhaba Müzeyyen Hanım, sizi tanımayan izleyicilerimize biraz tanıtmak isteriz. Önce bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar Hakan bey, öncelikle bana ArtCollective Sanat İnisiyatifine katılma şansını verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Ayrıca bu söyleşi içinde teşekkür ediyorum. Kısaca kendimden bahsedecek olursam. Eğitimimi, Lisans ve yüksek lisansımı Selçuk üniversitesinde tamamladım. Meb’de resim öğretmenliği yaptım. Memleketim Konya’da kitabevi çalıştırdım. Konya ve İstanbul’daki sanatevlerimde sanatsal faaliyetlerde bulundum. Udemy’de sanat eğitimi programları çalışmalarım oldu. MEB’den emekli oldum. İstanbul’da yaşıyorum. Son dönem çalışmalarımda genellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün resimlerini yapıyorum.
-Bir çırpıda özetlediniz adeta. Açalım biraz, sanata tanışıklığınızın kitaplarla yani edebiyatla başladığını sanıyorum. Nasıl oldu da resime yöneldiniz? İlginizi nasıl fark ettiniz ve bu alanda eğitim almaya nasıl karar verdiniz?
Kitaplarla hayatım Konya’da kendi kitabevimizde kültür kitapçılığı ile başladı. Konser ve tiyatro organizasyonları ettim. Yazarlarla İmza günleri ve söyleşiler düzenledim. Aziz Nesin’i de iki kez kitabevimizde konuk etmiştik. Aziz Nesin’in ikinci gelişi Sivas olayından hemen sonra olduğu için basında çok konu olmuştu. Burada her ne kadar sanatsal açıdan da aktif olsam da ben her zaman kendimi resimle düşledim.
Resme nasıl yöneldim. Yetenek uyarılmış gen olduğu için sanırsam ailemden bana aktarılmış. Ailemde babam hat çalışırdı. Çocukken resim gördüğümde bunun çok güzel bir şey olduğunu ve dünyaya anlam kattığını fark etmiştim. Yeteneği olan insanlarda sanat içgüdüsel gibidir. Biz buna çizme ereği diyoruz. Ben de kitapların boş sayfalarına hep resim çizermişim. Bahçemizin çamurlarından heykeller yapardım. Babam heykellerimi görünce heyecanla bana önemli bir şey yaptığımı anlatmıştı. O gün bir ışık yakaladığımı düşündüm. Eğer bir insanın bir şeye ilgisi varsa ona dair her şey dikkatini çeker ve ona yönelik her şeyi biriktirir. Benimde hayatımda hep sanat olmalıydı. Daha iyi resim yapmayı öğrenmek için de evli ve iki çocuğum olmasına rağmen Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü açıldığı ilk yıl bölüme yerleştim.
-Mezuniyetten sonra uzunca bir süre resim öğretmeni olarak çalıştınız. Bu süre sizin sanatçı kişiliğinizi nasıl etkiledi? Sizi besledi mi, sınırlayıp engelledi mi?
Sanat eğitimciliği yapmam benim kişiliğimi tabi ki de etkiledi. Çevremde gördüğüm temeli zayıf, desenden yoksun ve rasgele yapılmış çalışmalar beni rahatsız ediyor. Öğretmen olduğum için öğretmenlik damarımı harekete geçiriyor. Herkesin sanatla ilgilenmesini önemle öneririm. Ancak hemen ben ressam veya sanatçı oldum demeseler iyi olur.
Resim öğretmenliği yapmam benim resim çalışmamı sınırlamadı. Özellikle de Güzel Sanatlar Lisesi’nde çalışmamın bana avantajı oldu. Okulumuzun atölyelerin de çalışma fırsatım oldu. Teorik ve uygulamalı derslerimizde bilgilerimi taze tutup ve kendimi sürekli yeniledim diyebilirim. Sanat eğitimi konusu da çok önemli bir konu. Bu alanda deneyim kazanmam benim için yararlı oldu. Çünkü sanata dair her türlü bilgi birbirini tamamladı diye düşünüyorum. Onun için öğretmenlik süreci benim resim çalışmalarımı besledi diyebilirim.
-Konya’da ve İstanbul’da sanatevi açtınız, sergiler düzenlediniz, makaleler yazdınız. Bu çok yönlü dünyanızı biraz açar mısınız bize.
Öğretmenliğimin yanı sıra Konya’da atölyem vardı. Uzun süre yetenek sınavlarına hazırlık dersleri verdim. Güzel bir başarı yakaladım. Aynı mekanımda sergiler düzenledim. Daha sonra İstanbul Sultanahmet’te İlkezgi Sanatevi’miz de konuları çoğunlukla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı. 10 Kasım Atatürk’ü anma gibi ve milli konularda karma sergiler ayrıca kişisel sergiler de düzenledim.
Yüksek lisans dönemi sanat alanında bilimsel araştırma yapıp dipnotlu makaleler yazma beni sarmıştı. Yayınlama fırsatım olmuştu. Araştırma yapmak keyifli. Devam etmek isterim ancak zaman yetmiyor.
-Sizi daha çok harika Atatürk resimlerinizle tanıyorum. Bunun çıkışı eğitmenlik döneminizde mi oldu?
Atatürk’ün resmini çalışmamın çıkış nedeni benim Mustafa Kemal Atatürk’e olan hayranlığım. O örnek kişiliğiyle büyük dahi ve önemli liderimizdir. Mustafa Kemal sadece geçmiş değil aynı zamanda gelecektir. Onun milli, evrensel, bilimsel ve çağdaş düşünce yapısı geleceğimize de ışık tutmaktadır. Bu düşünceleri insanlara yansıtmak adına özelliklede bir Türk kadını olarak Mustafa Kemal Atatürk resimlerini yapmak bana ayrı bir huzur veriyor.
-Tekniğinizin konularınızla bağlamı var mı bu ilişkiyi nasıl kuruyorsunuz?
Çalışmalarımın teknik ve konu arasında herhangi bir bağlamı yok. Tabi burada konu Atatürk olunca Atatürk’ün portresini çalışırken teknik olarak az da olsa klasik yönünü korumak istedim. Çalışmalarımın fotoğraftan ayrılan yönü var. Atatürk’ün sert ve aynı zamanda ışıltılı yüz ifadesindeki o karakterini ifade etmeye çalışırken aynı zamanda estetik kaygı da taşıyorum. Çalışmalarımda desen ve suluboya tadını yakalamayı seviyorum. Benim için plastik dil de önemlidir tabi.
-Eğitmenliğe dijital platformda devam ediyorsunuz, sanal sergiler yapıyorsunuz? Bu bağlamda dijital dünyaya nasıl bakıyorsunuz?
Sanat eğitimine dijital ortamda devam ediyorum. Udemy’de yayınlanmakta olan her biri en az 5 dersten oluşan 18 ünite desen ve resim dersleri programlarını yaptım. Resim öğrenmek isteyenler için ekonomik ve yararlı bir program oldu.
Pandemi döneminde sergileri sanal düzenlemeye başladık. Sanal sergiler her ne kadar galerilerde birebir gezip görmemizin hazzını vermese de öte yandan sanatçı ve sanatseverlere kolaylıklar da sağladı. Bu sergiler kitlelere daha çok ve çabuk ulaşabiliyor. Ayrıca İnsanlar bu tür etkinliklere istediği zaman, istediği yerden ve istediği kadar katılabiliyorlar.
NFT’ler konusu ise sanat eserlerinin dijitale uyarlanıp ve online olarak satılması da sanat eserlerin satışlarının artması ve güvenirliliği açısından iyi olacak diye düşünüyorum.
Öte yandan yapay zekânın yaptığı “Edmond de Belamy’nin Portresi” adlı çalışması açık artırmada yüksek fiyatlara alıcı buldu. Yapay zeka 15.000 portreyi tarayarak eğitilmiş. Ancak burada yapay zeka sanatçı değil. Yapay zekanın sanatçı olabilmesi için kendisine öğretilen kuralları uygulaması değil, binlerce resmi ve çizimi inceleyerek sanat estetiğini öğrenmesigerekiyordu. Böylece edindiği estetik algısıyla yeni ürünler ortaya koyabilirdi. Bu olay tıpkı ünlü kişilerin kişisel eşyalarının açık artırma ile yüksek fiyatlara satılması gibi. Yani sanatın dışında da eşyalara yüksek meblada paralar ödeniyor diye düşünüyorum.
-Önümüzdeki günlerde neler planlıyorsunuz?
Daha önce Kuva-i Milliye konusunda resim çalışmalarım ve sergilerim olmuştu. Tekrar Kuva-i Mlliye konusunda çalışmalar yapmak istiyorum. Aynı zaman da Mustafa Kemal Atatürk’ün resimlerini de çalışmaya devam edeceğim. Fırsat buldukça sanal sergiler düzenlemek istiyorum.
-ArtsCollective Sanat İnisiyatifine katılan sanatçılardan oldunuz. ArtsCollective için neler söylemek istersiniz?
ArtsCollective Sanat İnisiyatifine katıldığım için mutluyum. Sizlerle beraber olmanın güzel olacağına ve birbirimize artı enerjiler katacağımıza inanıyorum. ArtsCollective güzel bir oluşum, geleceğini parlak görüyorum. Ayrıca bu işlerin zor fakat ancak gönül işi olduğunu biliyorum. Onun için sizi çok tebrik ediyorum. ArtsCollective katılan sanatçıları kutluyorum. Devamını diliyorum.
-Ayırdığınız zaman ve bu güzel sohbet için teşekkür ediyor, başarılı çalışmalarınızın devamını diliyoruz.
Ben teşekkür ediyorum Hakan bey. Size de başarılar diliyorum.
Müzeyyen Karaçiftçi: Eposta – Web – Udemy Courses