Söyleşi: Hakan SARIHAN
ArtsCollective Sanat İnisiyatifi bünyesinde OCAK 2022 SANATÇIMIZ olarak Mehmet Ömür’ü belirledik. Açtığı sergileri, ulusal ve uluslararası uğraşı alanındaki etkinliği, üretkenliği ve yinelenen projelerinden ötürü Mehmet ÖMÜR başarılı çizgisiyle ARTSCOLLECTIVE OCAK’22 SANATÇIMIZ oldu, gönülden kutluyoruz.
-Mehmet Bey, öncelikle sizi seçilen ilk sanatçımız olarak kutlamak ve bu inisiyatifimize katılımınızdan ve desteğinizden ötürü teşekkür etmek isterim.
Sizin bir hekim olduğunuzu, lise yıllarından itibaren fotoğrafla uğraştığınızı, daha sonra mesleğinizden emekli olduktan ve Paris’te aldığınız bir eğitimden sonra yaşamınızda en büyük ağırlığı fotoğrafa verdiğinizi biliyorum. Tanımayanlar için önce kısaca tanıtır mısınız bize Mehmet Ömür kimdir?
Hakan Bey, ArtsCollective Sanat İnisiyatifi bünyesinde beni ayın sanatçısı seçmenizden dolayı büyük mutluluk duydum ve onurlandım. Çok teşekkür ederim. ArtsCollective Sanat İnisiyatifinin günümüz şartlarında sanatçılar için çok önemli bir platform olduğunu düşünüyorum. Pandemiye bağlı kısıtlamalar nedeniyle bugün sanatçıların en büyük dertleri kendilerini yeterince duyuramamak ve tanıtamamak. ArtsGallery ile sanatçılara sergileme olacağı açmıştınız, ArtsCollective Sanat İnisiyatifi ile de tanıtımlarına destek veriyorsunuz. Bu girişimlerinizden dolayı sizi kutluyorum.
Gelelim Mehmet Ömür’e; 1951 İstanbul Haydarpaşa Askeri Hastanesinde doğdum. Babamın görevi nedeniyle ilkokulu çeşitli şehirlerde okudum. Orta okul Saint Joseph Fransız lisesi ve Lisa Ankara Fen Lisesini bitirdim. Lisede turist rehberliği yapmaya başladım. Ankara Üniversitesinde Tıp tahsilimi yaparken de rehberliğe devam ettim. Bu arada babamın hediyesi Kodak instamatic 100 ile fotoğrafa başladım. Hemen ardından Canon FTB ile devam ettim. Lise ve üniversite boyunca karanlık oda dahil fotoğrafla iyice ilgilendiğimi söyleyebilirim. Üniversite bitip yoğun mesleki çalışmalar başlayınca 35sene boyunca fotoğraftan uzak kaldım. Ancak seyahatler sırasında kısa kısa da olsa fotoğraf ve kültürel aktivitelerim devam etti. Mesleki kariyerimi tamamlayıp emekliye ayrılıp Paris-İstanbul hattında yaşamaya başladım. Daha çok sanatsal ve kültürel aktivitelere zaman ayırmayı başardım. Bundan büyük bir mutluluk duyuyorum.
-Teşekkürler Mehmet Bey. Fotoğrafa olan ilginiz nasıl başladı, aranızda nasıl bir bağ oluştu fotoğraf makinesiyle? Örneğin gelecekte bu kadar yoğun bir şekilde üzerinde duracağınızı hissetmiş miydiniz?
İlk başlangıçlarda pek şuurlu olduğumu söyleyemem. Hani herkesin olduğu kadar bir hevesle fotoğraf makinesini elime almıştım. Ama zamanla çok sevdim ve bağlandım bu küçük kutuya ve yaptıklarına. Emekli olmadan 10 yıl kadar önce dijital devrim oldu ve ben yeniden fotoğraf makinesini elime aldım ve bu kez fotoğrafın benim tutkum olacağını hissettim. Yetersiz temel fotoğraf bilgilerimi tamamlayabilmek için Pariste bir yıl tam zamanlı fotoğraf okuluna gittim ve diploma aldım. CE3P adlı görüntü okulu tabiidir ki bana çok şeyler kattı. Okulu bitirdikten sonra en iyi fotoğraf makinelerini kullanma olanağı budum. Bunlar arasında Hasselblad ve Sinar gibi orta ve büyük format makinelerimi de sayabilirim. Analog fotoğrafçılıkla uğraştım. Ama daha sonra dijital Canon Mark II ve III ler ardından Sony R7 serileri ile fotoğrafa çıkar oldum. Sırt çantamda 15 kg ağırlıkla uzak ülkelere çok sayıda fotoğraf seyahatleri yaptım. Sonunda omuzlarım bu ağırlığa isyan edince fotoğrafa bakış açım değişti.
Fotoğrafta makinenin gözümüden daha önemli olmadığına ikna oldum ve küçük bir ileri kompakt Sony makine dışındaki tüm DSLR makinelerimi sattım. Cep telefonu ile fotoğraf çekmeye başladım. Zamanla cep telefonlarının kameraları geliştikçe mobil fotoğrafçılığın başka güzelliklerini keşfetmeye başladım. Cep telefonunun kamerası pratiktir. Her zaman üzerinizde bulunması çok önemlidir.
Kimseyi rahatsız etmeden fotoğraf çekebiliyor ve kolayca paylaşabiliyor olmanın avantajlarının da farkına vardım. Aplikasyonlar aracılığı ile kolay düzenleme ve fotoğraflarınıza sanatsal etkiler verebilmenin heyecanını yaşamak da cabası.
-Çok aktif ve üretken bir hekimlik döneminiz olmuş. Bunun fotoğraf ve sanat yaşamınız üzerinde ne gibi etkileri oldu?
Evet 35 yıl çok yoğun hekimlik yaptım. Benim yeterince fotoğraf çekmeye zaman bulamadığım yıllar. Ancak cerrah olduğum için işimde ayrıntılara çok dikkat ederdim, ayrıntılar benim için önemli olmuştu. Sürekli ayrıntılara dikkat etmenin daha sonra fotoğrafıma yansıdığını düşünüyorum.
-Peki Mobil Sanat ile nasıl tanıştınız? Sizi bu konuda ilerlemeniz için motive eden unsurlar neydi?
Mobil sanatın farkına ilk varanlardan olduğumu düşünüyorum. Ve üzerine üzerine gittim. Chase Jarvis adlı fotoğrafçının 2009 yılında yazdığı; The Best Camera is The One That’s With You: iPhone Photography adlı kitap gözlerimi açtı. Apple ın ilk iPhone’u 2007 de piyasaya verdiği düşünülürse oldukça erken farkına varmış olduğum anlaşılabilir. Ardında iPhone fotoğrafçılığı kursları vermeye başladım. Remzi kitabevinden iPhone fotoğrafçılığı ile ilgili bir kitap çıkarttım. Daha sonra aplikasyonlar aracılığı ile fotoğraflarımı nasıl sanatsal eserlere dönüştürebileceğimi fark edip bu yola girdim.
-Siz hem Türkiye’de hem de Fransa’da yaşıyorsunuz. Ne kadar oldu, iki ülke, iki kültür sizi nasıl besliyor?
İki ülkede yaşamanın güzelliğini yaşıyorum. Her iki ülkenin kültürel farklılıklarından ayrı ayrı besleniyorum. Fransa sanatsal ve kültürel açıdan biraz daha zengin ama ülkemde Mobil sanat çevresi oldukça gelişti. Mobil sanatçı arkadaşlarımla sürekli iletişim içindeyim ve birlikte ilerliyoruz.
-Çok üretken olmanız yanında organizasyon ve eğitim çalışmalarınız da var. TuMobArt Türkiye’nin kurucularındansınız, sergi ve yarışmalar organize ediyorsunuz. Bir yandan da eğitim, kurs çalışmalarınız var. Bu kadar zamanı nasıl yaratıyorsunuz?
Zaman bize verilmiş ve bedeli olmayan bir hediye. Kullanılması oldukça zor bir potansiyel olarak düşünebiliriz. Aslında zaman yaratmak diye bir şey yok. Zaman zaten orada duruyor. Zamanınızı çalışarak geçirirseniz üretiyorsunuz. Bir şey yapmadan durursanız da durmuş oluyorsunuz. Aslında oldukça basit. Freud’un dediği gibi mutlu olmanın anahtarı çalışmak.
-Önceki sorumun devamı olarak Mobil Art konusunu biraz açmak istiyorum. Çok kişi henüz bilmiyor, nedir bu mobil art? Ne zaman doğdu, dünyada neler oldu, Türkiye de nasıl gelişiyor, siz neler yapıyorsunuz?
Mobil sanat cep telefonu ve tabletlerle yapılan bir dijital sanat dalı. Geleceğin sanatı diyoruz artık. Her yerde her zaman yapabileceğiniz, instagram ve facebook gibi kendi sanat galerilerinizde 7/24 sergileyip dünya ile paylaşabileceğiniz bir sanat dalı. Bu sanat ayrıca bağımlılık yapıyor. “Art addict” diyoruz. Herkesin yapabileceği bir sanat olduğundan sanatı demokratikleştirdi. Dünyanın her yerinde mobil sanatçılar var ve bunlar topluluklar halinde iletişim içinde. Biz de Türkiye de Turkish Mobile Artists (TuMObArt) adlı bir grup kurduk. Dünya mobil sanatı içinde yerimizi yaptık, tanınıyoruz, sergilere davet ediliyoruz, jüri üyelikleri alıyoruz.
-Harika, peki önümüzdeki günlerde neler var yapacağınız; Çalışmalarınızdan, projelerinizden bahseder misiniz bize?
Örneğin benim bildiğim yine kazananların sergisini birlikte yapacağımız “Your Dream Is You” Mobile Art Contest 2022 var duyurusunu yaptınız geçenlerde ve yine bir Şubat başında bir Mobil Art Kursu var. Bunlardan ve başka projelerinizden bahseder misiniz bize?
İlk hedefim 2018 de piyasaya çıkan Çek, Düzenle Paylaş: Iphone Fotoğrafçılığı adlı kitabın devamı niteliğinde olan “Dijital Mobile Sanat” adlı kitabı çıkartmak. Pandemi döneminde hazırladığım ve Gece Defterleri olarak adlandırdığımız 14 küçük eskiz defterinin tıpkı basımı ile uğraşmaktayım. Tabii ki mobil sanat eserlerinin üretimi devam edecek. Uygun seriler sergilenecek. Becerebilirsem Paris’te dünyanın en önemli 100 mobil sanatçısı için bir sergi düzenlemek istiyorum. Larnagol ve Kapadokya’da 2 mobil sanat kampı projesi var. “Your dream is you” mobil sanat yarışmasının 2 incisi açıldı. 2022 aralık ayında sonuçları açıklanacak. Çamlıbel Vakfı ile iPhone fotoğrafçılığı ve Mobil sanata giriş atölyeleri yapmaya başladık. ARTSCOLLECTIVE ile güzel bir işbirliği olacağına inanıyorum. Türkiyenin en eski fotoğraf dergisi olan Fotoğraf Dergisine yazılarımı yazmaya devam edeceğim. Kendi Web sayfamda gezdiğim sergilerin izlenimlerini yazıyorum. Sosyete Art adlı siteye de yine gezdiğim sergilerin izlenimlerini yazacağım. Bu ve bunun gibi etkinlikler beni mutlu ediyor, hayata bağlıyor.
-Çok güzel bilgiler verdiniz okurlarımıza, son söylemek istediklerinizi de alarak söyleşimizi tamamlamak istiyorum.
Sizi de sanata verdiğiniz katkı için kutluyorum. Hoşuma giden bir sözü paylaşayım. “Sanat ve Kültür ilgil görmedikleri toprakları terk eder”. Tüm sanatseverlere selam ve sevgiler.
-Mehmet Bey ben de size teşekkür ederim. Ocak’22 SANATÇIMIZ olmanız nedeniyle sizi tekrar kutluyor ve bu güzel söyleşi için teşekkür ediyorum. Başarılı çalışmalarınızın devamını diliyorum.
Güzel Ruhu “Çeken Gözlerine” yansıyan Mehmet Ömür ‘ ü sevgiyle kutlarım..
Sevgili Mehmet seni candan kutluyorum anlattıkların seni anlatmaya yetmez daha fazlası var,kutlarım seni kardeşim😍
Elinize, emeğinize sağlık. Çok güzel bir söyleşi ve Harika fotoğraflar. Güne böyle başlamak çok hoş oldu.